Ramazanın son 10 günü itikaf’a girmek

Ramazanın son 10 günü itikaf’a girmek

Ramazanın son 10 günü itikaf’a girmek


İtikaf nasıl yapılır? İtikaf yapmak isteyen kişi, bu niyetiyle cemaatle namaz kılınan mescit hükmündeki bir yerde Ramazan'ın son 10 günü kalmaya başlayarak itikafa girmiş olur. İtikaf yapan kişi vaktinin tamamını zikir, namaz, Kur'an-ı Kerim tilaveti gibi sadece ibadetle meşgul olarak geçirir.

İtikaf, kendini bir konuya verme anlamına gelir. Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak üzere dünya işlerinden ilgiyi kesip camiye kapanarak ibadet etmek olan itikaf, Peygamberimizin Habibi Mustafanın sünnetlerinden biridir. 

İtikafa girmeden öncesinde niyet etmek gerekir. Bu sürece başlamadan önce gerekli olan en önemli şartlardan birisi de niyet etmektir. Niyet ederken "Neveytü'l İtikafe" denilmesi yeterli olacaktır. Bu cümleyi kuramayan ve bilmeyen kişiler de Türkçe olarak "Niyet ettim itikafa girmeye" diyerek de niyet edilebilir.

Hazret-i Ayşe’den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber, vefat edinceye kadar Ramazan’ın son on gününde itikâfa girmiştir. Vefatından sonra eşleri itikâfa girmeye devam ettiler. (Buhârî, İtikâf 1; Müslim, İtikâf 5.)
Yine Hazret-i Ayşe anlatıyor:
“Resûlullah Ramazan ayında ibâdet husûsunda diğer aylarda görülmeyen bir gayret içerisinde olurdu. Ramazan’ın son on gününde ise kendisini çok daha fazla ibâdete verirdi. Bu günlerde geceyi ihyâ eder, âilesini uyandırır ve izârını bağlardı. (Yâni ibâdet için hazırlıklarını tamamlar ve büyük bir azimle Hakk’a yönelirdi.)” (Buhârî, Fadlu Leyleti’l-Kadr, 5; Müslim, İtikâf, 8)
Ebû Hüreyre (r.a.) der ki:
“Resûlullah, her Ramazan on gün itikâfa girerdi. Vefat ettiği sene ise yirmi gün itikâf yaptı.” (Buhârî, İtikâf, 17. Ayrıca bkz. Ebû Dâvûd, Savm, 78; ibni Mâce, Sıyâm, 58)
 Ebu Hanife'ye göre içinde beş vakit namaz kılınan her mescidde itikâfta bulunmak caizdir. Ebu Hanife ve İmam Mâlik'e göre itikâfın nâfile olarak en azı bir gündür. Ebû Yusuf en az süreyi, bir günün yarıdan çoğu olarak belirlerken İmam Muhammed itikâf için bir itikâf için bir saati de yeterli bulur.

TAMAMLANMADAN İTİKAF'DAN ÇIKILIR Mİ?
Abdullah bin Abbâs (r.a.), bir gün Peygamber Efendimiz’in mescidinde itikâfta iken bir kişi yanına gelerek selâm verdi ve oturdu. İbni Abbâs (r.a.):
“–Kardeşim, seni kederli ve mahzûn görüyorum” dedi ve konuşmaları şöyle devam etti:
“–Evet, ey Resûlullah’ın amcaoğlu, kederliyim! Falan şahsın benim üzerimde hakkı var. Fakat şu kabrin sahibi (Allah Resûlü) hakkı için söylüyorum ki borcumu ödeyemiyorum.”

Senin için onunla konşayım mı?”
“–İstersen konuş.”
İbni Abbâs (r.a.) ayakkabılarını giyerek mescitten çıktı. Adam ona:
“–İtikâfta olduğunu unuttun mu, niçin mescitten çıktın?” diye seslendi.
İbni Abbâs (r.a.), Peygamber Efendimiz’in kabrine işaret ederek:
“–Hayır! Ben, şu kabirde yatan ve henüz aramızdan yeni ayrılmış olan muhterem zâttan duydum ki, (bunları söylerken gözlerinden yaşlar akıyordu):
“–Her kim, din kardeşinin bir ihtiyacını karşılamak için gayret eder ve o işi görürse, bu kendisi için on yıl itikâfta kalmaktan daha hayırlıdır. Hâlbuki bir kimse Allah rızâsı için bir gün itikâfa girse, Cenâb-ı Hak o kimse ile cehennem arasında üç hendek yaratır ki, her bir hendeğin arası, doğu ile batı arası kadar uzaktır.” (Beyhakî, Suab, III, 424-425. Ayrıca bkz. Heysemî, VIII, 192

Ramazan ayının son on gününde, gece gündüz bir camide kapanıp ibadet etmeye, itikâf denir. Ramazan-ı şerifte itikâf, müekked sünnettir. Ancak itikâf, sünnet-i kifâye olduğu için bir mahallede birkaç kişi itikâfa girerse, diğerlerinin bu sünneti yapması gerekmez. İmkânı olanlar itikâfa girmeli. İtikâf eden, camide yiyip içer, yatar. Abdest için dışarı çıkabilir. Birkaç hadis-i şerif:
(İtikâfta olan, günahlardan uzaklaşır, her iyiliği işlemiş gibi sevaba kavuşur.) [İbni Mace]

(Bir devenin iki sağımı kadar itikâf eden, bir köle azat etmiş gibi sevab kazanır.) [Tenvir]

(Ramazanda on gün itikâf eden, iki defa [nafile] hac yapmış gibi sevab kazanır.) [Beyhekî]

(Allah rızası için bir gün itikâf, insanı Cehennemden çok uzaklaştırır.) [Taberanî]

Sünnet iki türlüdür: Sünnet-i hüda ve sünnet-i zevaid. Camide itikâf etmek, ezan okumak, ikamet getirmek ve cemaatle namaz kılmak sünnet-i hüdadır. Bunlar, İslam dininin şiarıdır. Bu ümmete mahsustur. (Hadikat-ün-nediyye

Resulullah efendimiz, (Mirac gecesi, beşinci gökte, Osman’ın suretini gördüm. Bu mertebeye neyle eriştin, dedim. Mescitte itikâf etmekle diye cevap verdi) buyurdu. (M. Çihâr Yâr-i Güzin)

İtikâf; oruç, namaz gibi adak olunur. (Hastam iyi olursa, itikâfa gireceğim) denmez. (Hastam iyi olursa, Allah rızası için, şu kadar gün itikâfa gireceğim) demek adak olur. (S. Ebediyye)
KADINLAR IN İTİKÂF I
Kadınlar camide itikâf yapmaz. Evdeyse şarta bağlıdır. Eğer mescid olarak kullandıkları bir oda varsa, o odada itikâfa girebilirler. Yemek yapmak, temizlik gibi ev işlerinin hiçbiri yapılmaz. Sadece ibadetle uğraşılır. Abdest gibi zaruri işleri yapmanın mahzuru olmaz. Ramazanın son on gününde olanı sünnet-i kifâyedir. Az itikâf da yapılabilir. Bir gün veya birkaç saat gibi... İtikâfa girenin oruçlu olması şarttır. Sadece Şâfiî’de oruçlu olma şartı yoktur. Diğer üç mezhepte oruçlu olmak şarttır. İmkânı olan kadınların evde itikâfa girmeleri, unutulmuş bu sünneti ihya etmeleri ve sünneti ihya etme sevabına kavuşmaları çok iyi olur.
Kadının eşine ve evlatlarına yaptığı hizmeti nafile ibadetlerden daha hayırlıdır 
Ancak eşi yoksa bakmakla mükellef olduğu kişiler yoksa tek yaşıyorsa neden olmasın .
Talebelik yıllarımızda yatılı kuran kursunda olduğumuzdan hiç dünya kelamı konuşmaz ezberlerimizi dinletir odanın bir köşesine gider ibadet ederdik  zaten usulüde budur haremi şeriftede itikaf edilir yemek  bile dağıtılır  dünya kelamı edilmeden ibadetler yapılır 

Kadın namaz kılarken kendisini yabancı bir erkeğin görmesi namazını bozmaz, bundan dolayı kadın mes’ul da olmaz. Ancak kadın rükûa eğilirken ve secdeye varırken erkeğin aklına birtakım yanlış düşünceler gelebileceğinden, mümkünse müstakil bir oda, sakin bir köşe veya perde ile bölünmüş bir mekânı tercih etmeli. Zaten kadının ibadet yeri ve mescidi kendi evidir. Bu hususta Efendimizin (a.s.m) tavsiyeleri şöyledir:

“Kadınları mescitlere gitmekten alıkoymayın. Evleri ise onlar için daha hayırlıdır.”

“Kadınların en hayırlı mescitleri, evleridir.”

Bununla birlikte namaz vaktinin geçmek üzere olduğu zamanlarda, yolculuk esnasında, kalabalık yerlerde ve mekânın müsaadesizliği durumlarında bir an önce farzın eda edilmesi gerekeceğinden başka türlü zanlara kapılmadan namaz kılınmalıdır.

Bu arada bir noktayı da hatırlatalım: Peygamberimizin (a.s.m.) zamanında Mescid-i Nebevîde erkekler ön saflarda namaza dururken, kadınlar arka saflarda yerlerini alır ve cemaate katılırlardı. Bugün de başta Kâbe’de, Harem-i Şerifte olmak üzere büyük cami ve mukaddes yerlerde çok kere hanımlar erkeklere yakın bir mekânda namaz kılıyorlar, hattâ Harem-i Şerifte kadınların erkeklerin önünde bile namaza durdukları oluyor. 

Netice olarak denebilir ki: Kadınlar beş vakit namazlarını evlerinde kılarlar, kendi evlerinin dışında başka yerlerde kıldıklarında ise yabancı erkeklerin göremeyeceği bir yeri aramalılar. Camilerimizde ise pek çok yerde ya mahfel bulunuyor, veya ayrı kat ve bölümler tahsis edilmiş olduğundan özellikle Ramazan’larda teravih namazlarını oralarda kılıyorlar.

Bir erkek namaz kılarken, kendi hanımı veya bir başka kadın yanından geçerse namazı bozulur mu?

Bu durumda erkeğin namazı bozulmadığı gibi, namaz kılan kadın da olsa, yanından bir erkeğin geçmesiyle namazı bozulmaz. Ancak namazı cemaatle kılarlarken, kadınlarla erkekler aynı hizada bulunurlarsa erkeklerin namazı bozulur. Bu mesele de yalnız Hanefi mezhebine göredir. Diğer mezheplere göre böyle bir durum namazı bozmaz. Camilerin kalabalık olduğu ve yer darlığında ve Harem-i Şerifte bu hükme göre amel edilir.

Kadir Gecesini Aramak

Ramazanın son on günü içerisinde itikâfın sünnet-i müekkede olmasının bir hikmeti, 
Kadir Gecesi’ni aramak ve ihya etmektir. 
Çünkü Kur’ân’ın bildirdiği gibi, bin aydan daha hayırlı olması hasebiyle Kadir Gecesi, gecelerin en faziletlisidir. 
İtikâfın bu geceye rastlamasının feyiz ve sevabı hesapsızdır.

KABENİN KOMŞUSU