Hak ve Kardeşlik Hareketi Sancaktepe'de Panel Düzenlendi

Hak ve Kardeşlik Hareketi Sancaktepe'de Panel Düzenlendi
Hak ve Kardeşlik Hareketi Yönetimi
Hak ve Kardeşlik Hareketi Sancaktepe'de Panel Düzenlendi
Hak ve Kardeşlik Hareketi Sancaktepe'de Panel Düzenlendi
Hak ve Kardeşlik Hareketi Sancaktepe'de Panel Düzenlendi
Hak ve Kardeşlik Hareketi Sancaktepe'de Panel Düzenlendi
Hak ve Kardeşlik Hareketi Sancaktepe'de Panel Düzenlendi
Hak ve Kardeşlik Hareketi Sancaktepe'de Panel Düzenlendi

Hak ve Kardeşlik Hareketinin İstanbul Sancaktepe'de 25 Şubat Pazar günü saat 14.00'te düzenlediği panele; STK'ların, belediye başkan adaylarının ve halkın ilgisi yoğundu. Her kesimin program tertiplediği zaman diliminde, katılımın nitelik ve yoğunluğu dikkat çekti.

Program Kuranı Kerim tilaveti ile başladı. İstiklal marşı arkasından kısa bir sinevizyon gösterildi. Selamlama konuşması yapan Hak ve Kardeşlik Hareketi Gnl Bşk. Prof. Dr. Naki ERDEMİR konuşmasını iki başlık altında ifade etti. Konuşmasında “Bazılarınız Hak ve Kardeşlik Hareketini yeni duymuş olabilir. Amacı sözde değil, özde Hak ve Kardeşliği, birlik, beraberliği, adaleti savunmak; Hakkı üstün tutmak, Hakkın hâkimiyeti için çalışmak, gerçek mazlumun yanında, zalimin karşısında olmaktır.

Hak ve Kardeşlik Hareketinin anlayışı: Vasıflı ve nitelikli insanlardan oluşan ve ülkeyi idare edebilecek, bir beyne sahip Hak ve Kardeşlik Hareketi, insanlık çemberinin tam merkezidir. Bu çemberin yarıçapı “altı bin iki yüz otuz altıdır” (6236) birimdir. Bu altı bin iki yüz otuz altıyı kabul eden herkes bu çemberin üzerindedir. Nasıl merkezden çemberin kenarına uzaklık aynı ise, Hak ve Kardeşlik Hareketi’de bahsettiğimiz özelliği taşıyan her ırka, insana, zümreye aynı mesafededir. Çünkü ölçüsü Haktır. Hak ise Allah’tan gelenlerdir.

Laf yapmaz, icraat yapar. Bu tür işlerin lafla olmayacağını bilir. Hak ve Kardeşlik Hareketi asla kimseyi ötekileştirmez, ırkçı söylemleri kabul etmez, bunların yazılı ve görsel resmi, gayri resmî belgelerde yer almasını tasvip etmez. Her zaman birlik beraberliği ve kardeşliği sözde değil özde savunur.

Bir diğer husus, bizim istiklâl ve İslam şairimiz Mehmet Akif; Peygamber Efendimizin “Cihadın en faziletlisi zalim sultanın yanında ve karşısında hakkı söylemektir.” Hadisine dayanarak ne güzel söylemiş.

Bir adam dursa da bir zalim imamın yüzüne

Adli emretse, bu zalim de onun hak sözüne,

İnkiyad eyleyecek yerde tutup kıysa ona

O mücahid yazılır tâ şühedanın başına”

Kısaca neden Ümmetin Şehit Önderleri?

Ümmetin Şehid Önderlerinin özelliği nedir?

Bu şehitler din tacirliği yapmamışlardır. Hakkın hâkim olması, yer yüzünde Allah’ın nizamının hâkim olması için canlarını ortaya koymuşlar. Siyonizme, kapitalizme, sosyalizme, faşizme, kısa tüm izimlere hayır demişler. Sadece İllallah demişlerdir. Allah’ın ilahlığını kabul etmişlerdir. Sürekli hakkın ali olması için çalışmışlar. Kula kul olmayı reddetmişler. Sadece Allaha kul olmayı kabul etmişlerdir. İslam medeniyetinin inşa ve ihyasına gayret sarf etmişlerdir.

Bunların kardeşlik anlayışı ırka dayalı anlayış değil, Allah’ın Kuran’da “Ancak/muhakkak müminler kardeştir, onların arasını sulh ediniz, ola ki size merhamet olunur” ilahi emrine dayalı kardeşlik anlayışıdır. Allah’ın emri olduğu için tüm müminleri hakiki kardeş kabul etmişler.

Kısaca Ümmetin Şehit önderlerinin özelliğini Allah’ın ayetlerinden söyleyecek olursak; Nisa Süresi ayet 76 da. Allah şöyle buyuruyor: “İman edenler Allah yolunda savaşırlar, İnanmayanlar/kafirler şeytanın yolunda/batıl dava uğrunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarına karşı savaşın, şüphe yok ki şeytanın düzeni zayıftır”

İşte ümmetin şehit önderleri; Allah yolunda, hak yolda, Allah’ın koyduğu kurallar hakim olsun, geçerli olsun diye şehid olanlardır. Kısaca ayet mealiyle ifade edecek olursak; Ali İmran suresi 169. “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler. Rableri katında rızıklanmaktadırlar.”

Sözlerimi Cumhuriyet ilan edildikten sonra yapılan zulümleri anlatan, Anadolu şiirinin birkaç mırrasıyla bitiriyorum, diyerek sözlerini şöyle tamamladı:

“Ben Anadoluyum….

Yıllar yılı susuz kaldım yıllar yılı aç

Şükrederek, kalktığım sofralarımda

Ya soğan ekmek olur, yahut bulamaç

Devlet denince hep vergi geldi aklıma

Jandarma deyince kırbaç….”

Panele; Sosyolog Av. İlhami SAYAN, Araştırmacı, Siyasetçi Altan TAN, Araştırmacı Sosyolog Müfit Yüksel ve araştırmacı ve işadamı Mehmet Mahşuk GÜLAÇAR konuşmacı olarak katıldılar.

Konuşmacılar, şehitliğin başkasının hayatı, rahatı ve huzuru için canlarıyla bedel ödeyerek cennet satın aldıklarını, siyonizme ve İslam düşmanlarına karşı hakkın üstün olması, Allah’ın isminin yücelmesi için ölümsüzlüğü tatmak olduğunu, şehit olmak için şehit gibi yaşamak gerektiğini, şehit olmanın iklimini ve şartlarını oluşturmadan şehit olunamayacağını, şehitliğin bağımsızlık ve özgürlüğe kanat çırpmak olduğunun altını çizdiler. Şehitliğin en yüksek mertebe olduğunu onların ölüler olmadığını ifade ettiler.

Kapanış ve teşekkür konuşmasını yapan Hak ve Kardeşlik Hareketi Genel Başkan Yardımcısı Mazhar Kunşuk ise konuşmasında; “Hak ve Kardeşlik Hareketi olarak sadece Türkleri Kürtleri Arapları değil tüm müminleri kardeş olarak kabul ettiklerini, Gazze’nin kurtulabilmesi için önce özde kardeşliğin sağlanması gerektiğini, nasıl ki Çanakkale'de birlik beraberlik olarak düşmanı ve onların batıl örf ve adetleri ülkeden kovuldu ise, tekrar aynı ruh dünyasına ve birliğe ihtiyaç olduğunu ifade etti. Müslümanların islam'ı yaşamasının çok zor olduğunu, zulüm altında olduklarını, öyle zaman gelecek ki insanların mezar taşlarına varıp yalvaracağını bir hadisi şerifle ilişkilendirerek açıkladı. Şu anda Gazze'de çocukların anne babalarının mezar taşlarına vararak, bizi nere bıraktınız biz ne yapalım bizleri de yanınıza alın diyerek mezat taşlarını kucakladığını söyleyince, salonda duygulu anların yaşanması dikkat çekti. Konuşmasını hem Türkçe ve Kürtçe olarak tamamladı