İNSANİ ve İSLAMİ ACZİYETİMİZ

İNSANİ ve İSLAMİ ACZİYETİMİZ

İNSANİ ve İSLAMİ ACZİYETİMİZ

Ey Müslüman din kardeşlerim çok kıymetli milletim, muhterem vatandaşlarım bunca ahmaklık, hadsizlik, ahlaksızlık, kötülük, kirlilik, karşısında  tepki vermiyoruz ve tavır koyamıyoruz.

  • Tevbe Suresi, 20. ayet: İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerin Allah Katında büyük dereceleri vardır. İşte 'kurtuluşa ve mutluluğa' erenler bunlardır.

Bu duyarsızlık nereden kaynaklanıyor acaba. Yetişme tarzımızdan mı desem mahalle baskısımı densiz özgürlük algısınimı, Deruni bilgisiz nefse hoş gelecek yorumlarda bulunan televizyon hocalarındanmıdır, herkes kendi yoluna misali ferdileşmektenmidir bilmiyorum ama durum pekte iç açıcı görünmüyor. Bakıyorsun insanlar konuları direk tasvip edercesine tepkisiz kalıyor. Sanki korku imparatorluğu tehdidi algısıyla adeta üretilmiş korkuların esiri olmuşlar.

Çünkü üzücü bir durum ama kanaatine göre  tepkisiz, tavırsız, duyarsız bir toplum halimiz ile bu durumumuzu durumu kabullenerek bir yaşam şekli ve medeniyeti olarak görmeye başladık. 

  • Tevbe Suresi, 88. ayet: Ama Resul ve onunla birlikte olan mü'minler, mallarıyla ve canlarıyla cihad ettiler; işte bütün hayırlar onlarındır ve kurtuluşa erenler onlardır.

Hal böyle olunca tepkisizlik adeta kalıcı hale geldi. Bir nevi sindik sindirildik. Bizim bu acziyetimizden arsızlık, yüzsüzlük, cehalet, hadsizlik, hukuksuzluk, ahlaksızlık, tepkisizlikten beslenir hale geldi. Biz Müslümanlardaki suskunluğumuz, tepkisizliğimiz, ürkekliğimiz, dağınıklığımız kötülüğün anasını cesaretlendiriyor.

“Siz ey Müslümanlar! Suskun ve aciz, helak olmuş ölüler! Hâlâ kalpleriniz sızlamıyor mu, başımıza gelen bu acı felaketler karşısında?

Bir halk yok mu? Hiç mi kimse yok, Allah için ve ümmetin namusu için kızacak?..”

Ahmet Yasin

“Batı, Müslümanların tepkisizliğinden cesaret alıyor. Yakılan Kur-an’ı Kerimler İslam âlemine karşı bir meydan okuma olduğunun herkes farkında. Ancak Müslümanların bu kayıtsızlığı anlaşılabilir değil. Aslında toplumun çoğu bu gidişattan rahatsız fakat ölümcül bir sessizlik hakim olmuş durumda.

Ahlaksızlığa kayıtsız kalmak, dahası ahlaksızlığı özgürlükçü anlayışın gereği gibi sunmak, kendi elimizle kendi sonumuzu hazırlamak oluyor. 

  • Faiz düştüğünde sevinen müslümanlar olduk.
  • Komşusu aç yatarken tıkabasa yiyip uyuyamayan birey olduk.
  • Aile mahkemelerinde boşanmak İçin sıra bekler olduk.
  • Her yerde fuhus almış başını dolu dizgin giderken seyreder olduk.
  • Bahane/sanane diyerek çıplaklıkta kadın/kızımızı seyreder olduk.
  • LGBT denen cibilliyetsiz güruhun aymazlığını savunur hale geldik.
  • Benim grubumdaki en kötü insan diğer grubun en iyi insanı demeye başladık.
  • Çalışan kesimde kanunsuzluk adam kayırma fesat rüşvet yolsuzluk icra iflas tavan yaptı.
  • Siyasette toplum mühendislerine teslim olduk. 

İslami değerlerle insanımız arasında makas gittikçe açılıyor. Marufun, ahlakın, hakikatin, savunucuları adeta linçe maruz kalıyor. Kötülük odakları pervasız, arsız gözlerini karartmış durumdalar.

Azgın azınlık azıttıkça azıtıyor. Bunun bize yansıması aciziyet olarak beliriyor.

Arsızlık ve ahlaksızlık karşısında bu aciziyet anlaşılabilir değil. Bu gidişata alışmak ise beterin beteridir.

“Emri bil maruf nehyi anil münker”e şiar edinmiş ümmet olmamız gerekiyor.

Ey STK’lar kanaat önderleri, cemaat liderleri, akil insanlar, duyarlı aydın ve entelektüeller, dertli âlim ve akademisyenler, eğitimci ve ebeveynler, mürşit ve mollalar hani nerdesiniz. Ölüncemi uyanacaksınız?

Allah bu duyarsızlığınızın, yapmak isteyipte yapmadığımız güzel işlerden insanlığa ve islama karşı eylemsizlikten hesap soracaktır.

Hepimiz bir gemideyiz ve mesuliyetimiz vardır.

Yeter ki içe kapanmışlıktan kurtulabilelim. Kemiyet ve keyfiyet girdabından kurtulalım.

Ahlaka vurgu yapmamızı ahlaki dayatma olarak değerlendiren mihrakların algı operasyonları karşısında ezik ve yenik bir ruh haline düşmeyelim.

Töremize dinimize karşı yapılan eylemlere karşı mevcut yasalar çerçevesinde susma orucumuzu bozmamız gerekiyor. “Dilsiz şeytan” durumuna düşmemek için ses vermemiz, tepki vermeniz gerekiyor.

Sadece hayır, hasenat ve hamaset yarışı ile sonsuz hedefe yürüyemeyiz.

Biraz cesaret, biraz şecaat, biraz gayret, biraz yüreklilik diyoruz.

Yürek devletini kuranlara selam olsun