BAYRAM DÖNÜŞÜ

BAYRAM DÖNÜŞÜ

BAYRAM DÖNÜŞÜ

Bayramlar bitmemeli. Hayatın her günün bayram gibi olabileceği günlere doğru evrilmesi gerekirken, dünya paldır küldür devriliyor. Bu ‘devrilme’ dünyayı kendi ekseninde dönmekten vaz geçirmekten vaz geçirirsek başımıza taş yağacağının göstergesidir.

Mutlu, huzurlu, barış içinde bir dünya hayali kurmak, o umudu taşımak ve her günü Bayram sevinci ile karşılamamız gerekliliğinin önüne geçen korkularımız ve kaygılarımızı silkeleyip atma vakti geldi de geçiyor bile. Savaşlar durmalı kavgalar bitmelidir.

Bayram bittimi? 

Oysa bitmemesi gerekir bence. Dünya birilerinin kendilerini sürekli ayrıcalıklı, üstün, güçlü, zengin göstermek istemeleri yüzünden bir savaş alanı gibi...

Bayram bitti; kavuşanlar ayrıldı, barışanlar küstü, hayat, gerçek hayat kendi mecrasına kavuştu gibi bir şey oldu çıktı. Nerede kalmıştım..

Evet, bayram bitti! Günlük koşturmacalar, günlük kaygılar arasında umudu yarına taşıyarak yeni bayramlara erişeceğiz ömrümüz olursa.

Bu bayram, sarmaş dolaş olamadık, olsun; bunun yarını var, sonrası var, su gibi geçen zamanın içinde hayatta kalanlara gelecek bayramlar var biiznillah.Tabi bunu kendi adıma söylüyorum .

Hayat unutmak ile hatırlanmak arasında değil midir, bizlerden önce de gelip gidenler gibi...

2020 Ramazan Bayramı ve öncesi asla hatıralarımızdan silinmeyecek biliyorum. Ama yine de güzel olan bölümleri var. Mesela şu anda olduğu gibi, sağlık ve afiyetler üzere olmaya 

şükredercesine “âmiin âmin” dediğinizi duyar gibi oluyorum değerli okurlarım. Yasaklardan dolayı bulunamadığım İstanbul’da, bütün dünya şairlerinin şiirlerinden her lügatta tek olan manadan uyarlayarak söylüyorum: “Henüz gitmediğimiz en güzel denize kavuşmak, henüz yaşamadığımız en güzel günleri yaşamak ve sevdiklerimize söylemediğimiz en güzel sözleri söylemek ve onlara hasretle sarılmak gibi umudumuz hiç ama hiiç bitmesin.

PARALAR; AÇILMASIN ARALAR!

Hepimizin çocukken yaşadığı bayram hatıraları arasında, bayram harçlığı veren kişilerin özel ve aklımızdan çıkmayan ve kalıcı bir yeri vardır. 

Ben kendilerini rahmetle anıyorum. Eski bayramların sonlarına yetişenler bilirler. Ramazan ve Kurban Bayramı günlerinde, çocuklara bayram harçlığı vermenin bir adabı ve usulü vardı. Özellikle aile ve akrabadan büyükleri ile bayramlaşmaya gelen küçük çocuklara harçlık açıktan verilmez, para ve şekerlemeler, bir mendilin içine bohça yapılır, öyle hediye edilirdi. Yani kimseye göstermeden, usulcacık, yavaşça ve karşıdakini incitmeden verilirdi. Mendili de kutsal bir emanet gibi erkek çocuklar özenle ceplerine, kız çocukları ise çantalarına yerleştirirlerdi. Bugün eller öpülüyor, el öpen bayram çocuklarına harçlıkları açıktan veriliyor. Bana göre, hiç de estetik değil. Bizlerin yaşadığı o asil günlerin adetleri bayram mendili, 1980 li yıllara kadar kültürümüzün anlamlı ve güzel göreneklerimizden biriydi. O günlerin insanları, ne kadar harçlık verdiğini, başkaları tara- fından görülmesin diye bayram harçlığını mendil içinde verir- di. Bu mendillerin çoğu el işlemeli olurdu. Kız çocuklarına verilen mendillerin kenarları oyalı ve birçoğunun üzerinde evin hanımının işlediği elişinden çıkma, renkli çiçek motifi olurdu. Erkek çocuklara verilen mendiller ise çoğunlukla renkli ekose desenliydi. Ancak günümüzde bu geleneği yaşatanların sayısı yok denecek kadar azaldı veya belki de hiç kalmadı.

Ne varsa eskilerde varmış demeden geçemiyorum. Böylece bir güzel göreneğimiz de unutulanlar arasında yerini aldı, mazide kaldı.  Rabbim Nice nice daha mutlu daha huzurlu sevgiyle dolu bayramlar nasip etsin.

KABENİN KOMŞUSU