ZAMAN HESABINDAN İBARETTİR

ZAMAN HESABINDAN İBARETTİR
Dr. Zeynep İkbal

(Yazar Dr. Zeynep İKBAL).                                                     Değerli Dostlarım, 

 

KİŞİSEL KANAATİM olarak Miladi Yılbaşı kutlamalarını da Bu tarz kutlanan sürü psikolojisi altındaki diğer alternatif arayışlar gibi bir garipliğe konu olan Mekke’nin Fethi gibi bir günü yılbaşına alternatif olarak sunmayı da DOĞRU BULMUYORUM, ZORLAMA görüyorum... Pek çoğumuzun hislerine tercüman olan Sn Cahit Karaalp hocamızın da ifade ettiği gibi ne yazık ki, MİLÂDÎ YILIN son gecesinin MEKKE’nin FETHİ olarak kutlanması da ÇAĞDAŞ bir UYDURMA ve UYARLAMADAN öteye gidemeyen yanlışa çanak tutmaktır… Bir bâtılı ortadan kaldırmak için yeni bir yalan ortaya atmanın, halkı ALTERNATİF bir YALANLA oyalamanın hiçbir ANLAMI YOKTUR ve dini açıdan da SAKINCALIDIR…

 

Sene başlarını, yılbaşlarını sevinç sebebi değil hüzün sebebi sayarım… Ömrümüzden geçen ve bizi yaşlılığa götüren sene bitimlerini ya da sene başlarını EĞLENCE ile KUTLAMAK, eğlence mekânlarında sabaha kadar oynayıp zıplamak, içki içip dans etmek, her yeri Noel Ağaçları ile süsleyip, alıveriş merkezlerine gelenleri Noel Babalarla karşılamak, dizilerde bu kültürü yaygınlaştırmaya çalışmak kültürel seviyesizlik, özenti hastalığı, küresel kültüre ESARET ve ASİMİLASYON ile AKIL ve ŞUUR TUTULMASINDAN başka bir şey değildir ve ÇAĞDAŞ HÜRAFECİLİĞİN ta KENDİSİDİR…

 

Diziler vasıtası ile Müslüman toplumun Noel Baba, Noel ağacı gibi batı adetlerine özendirilmek istenmesi kültürel İŞGALİN boyutlarını ve hedeflerini göstermektedir… Binlerin, milyonların YILBAŞI BİLETLERİNE umut bağlamaları ACINILACAK bir durumdur… İnsana çalıştığının karşılığını vadeden, insan elinin emeği ile kazandığından daha güzelini yememiştir diyen bir dinin inananlarının MİLLİ (!!!?) Piyango biletlerine umut bağlaması ve DEVLETİN bu umut tacirliğine hiç bir durdurucu ses çıkarmaması ÜZÜNTÜ ve UTANÇ vericidir…

 

Hz. İsa doğduğu güne, vefat edeceği güne ve yeniden dirileceği güne selam vermiş, esenlik duasında bulunmuştu. (Meryem, 33) Bu ayeti kerimeye göre Hz. İsa’nın doğumu bizzat Kur’an tarafından Hz. İsa’nın diliyle kutlanmaktadır… Aynı şekilde Kur’an’da Hz. Yahya’nın da doğumu, vefatı ve dirileceği gün için SELAM temennisinde bulunulmuştur.(Meryem, 15)

 

Buna göre Kişi, hayatı, ölümü ve ölüm sonrası hayatı için hayırlı temennilerde bulunabilir veya başkaları da onun için hayır temennisi yapabilir… DUA aynı zamanda yönlendirmedir, hayır duasında bulunmak hayra yönlendirmenin farklı bir versiyonudur... Sevdiklerimizin, yakınlarımızın doğum günlerinde yapılan iyi dilekler, ölülere dilenen rahmet, ölüm sonrası için yapılan Cennet temennisi aslında bu ayetlerin uygulamaya sokulmasıdır…

 

Kanaatimce hiçbir Takvim, Dini ya da, Din dışı olarak vasıflandırılamaz. Zamanı VAR EDEN Rabbimizdir ve hangi takvim uygulanırsa uygulansın yapılan iş, ZAMAN HESABINDAN İBARETTİR. 

 

Yılbaşının Hz. İsa’nın doğum günü ile ilgili olması Hristiyanların kabulüdür. (Yılbaşının Hz. İsa’nın doğum günü olmadığı bilinmektedir)… Bizler için ömrümüzden geçen bir yılın sonu, yeni bir yılın başlangıcı olması önemlidir… İçinde yaşadığımız şartlarda kimse bu takvimin önemini ve hayatımızdaki yerini inkâr edemez… Onun için meselelere tepkili yaklaşmak yerine, BİLİNÇLİ yaklaşım sergilemek, ÖTEKİLEŞTİRMEK yerine İYİLEŞTİRMEK en doğrusu ve en güzelidir…

 

Miladi takvimi DİNSİZ, HİCRİ takvimi DİNİ ilan etmek GÜNEŞ ve AY hesabı üzerinden MUĞALATA yapmaktır… Miladi veya hicri sene başları bizler için MUHASEBE VESİLESİ olmalıdır, bir yılın analizine, EKSİ ve ARTILARIN değerlendirilmesine VESİLE olmalıdır… 2023 yılına girerken 2022 yılını nasıl değerlendirdiğimiz, bu geçen yılda kayda değer ne yaptığımız, yapmamız gerekirken neleri yapamadığımız, neden yapamadığımız, önümüzdeki bir yıl içinde neler yapacağımız konusunda kafa yorulmalı, geçmiş yanlışlardan ders çıkarılmalıdır… Aynı şekilde DOĞUM GÜNLERİMİZ de eğlence sebebi değil MUHASEBE vesilesi görülmelidir… 

 

Yeni yılda kendimize bir takvim hazırlamalıyız, faaliyetler tablosu oluşturmalı, kendimize hedefler belirlemeli ve buna göre zamanı istikrarlı kullanmalıyız… Ömrümüzden geçip giden saniyeleri, dakikaları, günleri, ayları, yılları değerlendirmemek israfın en büyüğü, insafsızlığın doruğudur… Bir ekmek parçasının israfı, bir damla suyun boşa akıtılması, yemeklerin çöpe dökülmesi içimizi ne kadar acıtıyorsa aynı şeklide zamanın boşa geçirilmesi de bizleri acıtmalıdır… “İnsanlar sıhhat ve zaman konusunda aldanma içerisindedirler” hadisini unutmamalıyız… 

 

ASR SURESİ dilimizden, bilincimizden düşmemelidir… 

Unutmayın ZAMAN bilinci olmayanların ZİYANI çok olur… 

Rabbimden ömrümüzü hayırlı amellerle süslemeyi nasip etmesini, zamanı iyi değerlendirebilmek için akıl ve beden sağlığımızı korumasını ve bizleri kültürel işgallerin esaretinden kurtarmasını dilerim...