Takva التقوى

Takva  التقوى

Takva  التقوى 
( at-taqwá) 
Kulu azametinden korkarak ve rahmetini ümit ederek Rabb'ine karşı olan kulluk görevlerini yerine getirmesi, emirlerini tutup yasakladıklarından kaçınması anlamına gelen bir terimdir. 
Kur'an'da Allah katında insanların en üstünün en çok takva sahibi olanlar olduğu belirtilmiştir.
Takva, insanın, özde ve sözde, davranışlarda, sözlerde ve fiillerde her zaman kendini Allah'ın huzurunda bilerek buna göre hareket etmesi, harama düşmek korkusuyla bazı helalleri de terketmesi ve tüm varlığıyla O'na yönelmesiyle zirve bulur. 

Takvâ, Allâh’a yakınlık ve ebedî vuslat kapısıdır. O kapıdan geçenler; hayatı, med-cezirlerine kapılmadan, denge ve muvâzeneyi bozmadan huzûr içinde yaşarlar.
Takva; kulun, her davranışında, her hâlükârda, hattâ her nefeste Cenâb-ı Hakk’ın rızâsının aranmasıdır. Böylece kul, Allah Rasûlü’ne büyük bir aşk ve muhabbet ile bağlanacak, bütün mahlûkāta da Hâlık’ın nazarıyla merhamet ve şefkat ile bakacaktır.


‎يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ إِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَيْءٌ عَظِيمٌ
Ya eyyuhen nasutteku rabbekum, inne zelzeletes saati şey'un azim.

Ey insanlar! Rabb'inize karşı takva sahibi olun. Kuşkusuz, o Sa'atin şiddetli sarsıntısı çok büyük bir şeydir.


NASIL TAKVA SAHİBİ OLUNUR?
Peygamber Efendimiz (SAV), takva sahibi olma durumuyla ilgili bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmaktadır: “Bak! Sen ne kırmızıdan ne de siyahtan üstün değilsin. Onlara karşı ancak takvâ ile üstün olabilirsin.” (Ahmed, V, 158). Buradan da anlaşılabileceği gibi üstünlük sadece Allah'a karşı olan sorumluluğumuz, görev ve vazifelerimizle mümkündür, insanlar arasında geçerli olmaz.
Bir kimse Hz. İsa (a.s)’a gelerek:
“–Ey hayır ve iyiliklerin muallimi! Bir kul, Allâh Teâlâ’ya karşı nasıl takvâ sahibi olur?” diye sordu. Hz. İsa (a.s)
“–Bu kolay bir iştir: Allâh Teâlâ’yı cân u gönülden hakkıyla seversin, O’nun rızâsı için gücün yettiğince sâlih amellerde bulunursun, bütün Âdemoğullarına da, kendine acır gibi şefkat ve merhamet gösterirsin!” cevabını verip şöyle devam etti:
“–Sana yapılmasını istemediğin bir şeyi sen de başkasına yapma! O zaman Allâh’a karşı hakkıyla takvâ sâhibi olursun!” (Ahmed, ez-Zühd, s. 59)
Takva sahibi olmak isteyenler için altın değerinde bir tavsiyede bulunan Efendimiz (SAV), hadis-i şerifinde şöyle “Kul, mahzurlu şeylere düşme endişesiyle mahzûru olmayan bâzı şeyleri de terk etmedikçe gerçek müttakîlerin derecesine ulaşamaz.” buyurur. (Tirmizî, Kıyâme, 19/2451; İbn-i Mâce, Zühd, 24)

Hz. Osman, "Şu beş şey takvâ ehlinin alâmetidir" buyurmuştur;
Sâlihler ve sâdıklarla (Hak dostlarıyla) beraber olmak. Nefsini ıslâh edip diline hâkim olmak. Dünyalıklardan nefsine hoş gelen bir şeye eriştiğinde onun zarar-ziyanını ayırt edebilmek, dinden kendisine az bir şey bile nasip olduğunda onu da ganimet bilmek. Haram karışır endişesiyle midesini helâlden (de olsa tam olarak) doldurmamak. (Hiçlik ve tevâzû hissiyâtı sebebiyle) bütün insanların kurtulduğunu, yalnız kendisinin mahvolduğunu düşünmektir.

Rabbim ..Sâlihler ve sâdıklarla (Hak dostlarıyla) beraber olmayı , nefsimizi terbiye etmeyi cümleten nasip etsin inşallah. 
KABENİN KOMŞUSU