EVLATLARIN ANNELERİNE KARŞI SORUMLULUKLARI

EVLATLARIN ANNELERİNE KARŞI SORUMLULUKLARI

EVLATLARIN ANNELERİNE KARŞI SORUMLULUKLARI 

Değerli dostlarım sevgili okuyucularım,

Bu gün 14 Mayıs “Dünya anneler günü” Bu kutlama kültürü bizimde medeniyetimize girdi. 

EVLATLARIN anne ve babalarını seçme hakkı yoktur. Bir nevi atanmış kişiler gibi iki ayrı insanın evliliğinin neticesinde çocuklar dünyaya gelmektedir. 

Bu günkü milletvekilleri seçimende olduğu gibi. Milletvekilleri isimleride partilerin genel merkezi tarafından belirlenerek ataması yapılıyor seçmen dedikleri halkada benim atadığım kişilere reyini kullan misalinde olduğu gibi.

Bende tüm anne olmuş, anne olamamış, anne olmaya gün sayan, ve geleceğin annesi olacakların genç kızım Yavrucanım Nursima’nın ve tevafuken tanıştığım Allah dostu, Kabe’nin komşusu annesini ve kayınvalidesini ayırt etmeden sevdiğini ve sorumluluğunu bizlere anlatan ve annesi adına yardıma mukabil kayınvalidesi hatırına camimizin minaresini yaptıran Emiyra BAYRAK ve çocuklarına hem annelik ve hemde babalık görevini ifa eden öğretmen Gönül AYGUTALP hanımefendilerin şahsında tüm annelerin gününü tebrik ediyorum. 

Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur:

"Anne cennet kapılarının ortasındadır." (İbn Hanbel, V, 198);

"Cennet annelerin ayakları altındadır." (Nesâî, Cihad, 6)

“Cennet annelerin ayakları altındadır.” mealindeki hadisin ifadesi, bütün annelerin cennete gideceği anlamına gelmez. Burada annelerden çok, evlatların annelerine karşı göstermeleri gereken saygıya işaret edilmektedir. Bu anlamda, Allah’ın emirlerine aykırı olmadığı sürece, bütün annelere itaat etmek, saygı göstermek, cennetin önemli bir anahtarıdır ve bu anlamda cennet bütün annelerin ayakları altındadır.

Nitekim, Lokman suresinde Allah şöyle buyurmaktadır:

“Biz insana, anne ve babasına karşı iyi davranmasını tavsiye ettik. Annesi zayıflık üstüne zayıflık çekerek onu (karnında) taşımıştır. Sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. (Onun için biz insana): 'Bana ve anne-babana şükret.' diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş, ancak banadır."

"Eğer anne ve baban, bilmediğin bir şeyi bana ortak koşman için seni zorlarlarsa, onlara itâat etme. Ancak onlarla dünyâda iyi geçin. Bana yönelenlerin yolunu tut. Sonunda dönüşünüz yalnız banadır. O zaman ben size, yaptıklarınızı haber vereceğim.”(Lokman, 31/14-15).

Görüldüğü gibi, Rahman ve Rahim olan Allah, çocuğunu Allah’a şirk koşmaya zorlayan anne ve babaya karşı bile, saygılı olmaya, dünyada kaldığı sürece onlarla iyi geçinmeye, onları incitmemeye davet etmektedir.

Bu açıdan diyebiliriz ki, İslam’a göre, bir kadının anne olarak yeri ayrıdır, bir insan olarak yeri ayrıdır. Bir insan olarak iyi olur, kötü olur, cennete gider, cehenneme gider, ahlaklı olur, ahlaksız olur, dinsiz olur, dindar olur. Bu konuda erkekle bir farkı yoktur.

“Erkek veya kadın, mümin olarak kim yararlı işler yaparsa, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar da haksızlığa uğratılmazlar.”(Nisa, 4/124)

mealindeki ayette bu gerçeği, kul hakkı ve kulluk hukuku açısından eşit olduklarını görmekteyiz.

Ancak, kadın bir anne olarak, erkek bir baba olarak dinsiz olsun, dindar olsun fark etmez; her zaman evlatları tarafından saygı, sevgi ve yardım görmeye hakları vardır.

Lokman suresinde olduğu gibi, söz konusu hadiste de özellikle annelere güncel bir ifadeyle pozitif farkındalık yapılmıştır.

Özetlersek, çocukların anne-babaya karşı Anne-babanın Allah’a karşı sorumlulukları ise, din çerçevesinde, kulluk ilişkisine dayanmaktadır.