HİSSETMEK (Hiss-i Kab’lel Vuku)

HİSSETMEK (Hiss-i Kab’lel Vuku)

HİSSETMEK (Hiss-i Kab’lel Vuku) 

Kalbin Pusulası; algılamak, duymak, sezmek, hemhal olmak, bilmekten daha önemli olan tek şey. Biiyorsun ama bildigini hissetmiyorsan anlamsızsın ama hem biliyor hem hissediyorsan süpersin.

Misal vermek gerekirse; biriyle telefonda konuşuyosun mesela pat diye lafını kesip "şu anda sen gözlerin kapalı konuşuyosun di mi?" dersin. o da aynen der. beni korkutuyosun der bi de. Veyahutta saygı duyduğun sevgi beslediğin mümtaz bir kişiyle telefonda muhabbete dalmışsın. Konuştukça rahatlıyorsun rahatladıkça koltuğa yayılıyorsun. Aklına bir konu geliyor ve telefondaki kişiye bir konuyu anlatmaya çalışıyorsun. Pardon diyorsun ama karşıdaki kişi sizi kırmadan sizin anlatmak istediğin konuyu size anlatıyor. Durup düşünüyorsunuz irkiliyorsunuz ve olduğunuz yerde kendinize çeki düzen veriyorsunuz. Koltukta sanki kalabalık bir ortamda gibi dik oturmaya çalışıyorsun. Ve itiraf ediyorsun aman Allahım tamda ben bu konuyu size söyleyeceğim diyorsun. Muhabbet mevlamın izniyle öyle bir güzelliğe bürünüyorki sanki ta uzaklarda konuştuğun kişi sanki dizinin dibinde yanıbaşında sıcaklığını hissediyorsunuz ve koltukta ona yer vermeye çakışıyorsun. Veyahutta sıcak sohbet eşliğinde muhabbet ve cümlelerde hemhal oluyorsun. Dudaklarının nemlendiğini düşünüyorsun su içmek istiyorsun. Meyve yemek geliyor içinden. Yine pardon diyorsun karşıdaki kişiye susadığınızı ama dudağınızın nemlendiğini içinizden meyve yeme ihtiyacının olduğunu söylüyorsun, en çokta canının çilek çektiğini söylüyorsunuz. Karşınızda sizinle konuşan kişi bir dakika diyor sizden müsade istiyor ve telefonu kapatıyor. Telefon yine çalıyor ve o kişi seni görüntülü olarak arıyor. Aman Allahım. Koltuğuna oturmuş sehpanın üzerindeki kasenin içinde senin canın çektiği dakikalarda çilek yiyor ve sen nemden sudan çilekten bahsederken ben çileğimi yiyordum diyor. Öyle bir hale geliyorsunuz ki manen güzelliklerle bütünleşiyorsun güzel kokular sarıyor odanı etrafını muhabbet has dairede sanki devam ediyor. telefonun karşısındaki parfümden oda kokusundan bahsediyor ve sana hangi kokunun hoşuna gittiğini soruyor sen ise manevi ağırlığın etkisiyle diyorsun ki odamı sanki miski amber kokusu sardı ve arada bir naif ve çok hoşuma giden Yasemin kokusunu hissediyorum diyorsun. Ve yine karşıdaki kişi şu an Yasemin kokusunu kullandığını odasında ise miski amberin mevcut olduğunu beyan buyuruyor. Yine korkumu endişemi yoksa seni görüyor gibi bulunduğun atmosferi yaşıyor gibi verdiği cevap karşısında şok oluyorsun. Bunun nasıl olduğunu nasıl bildiğini soruyorsun el cevap bilmem diyor. Bilmeden yaşamak hissetmekten hakikate dönüşen hayaller hep vardır var olacaktır sadece kalbimizi bozmayalım. Allah’ın verdiği gönül bahçesi bizim kainatımızdır. Her insan bir kainattır diyor du ya hani.

Yani; 

İşte huzura giden yolda huzur ile kol kola ilerleyen haz veren, huzura inananın yol arkadaşlığının tecellisinin resmidir bu. Nasıl bağlanır insan, teşekkür eder, şükreder. Kalbinden gelene, kalbine gelene minnet duyar ve artık kalbi şükran doludur. Gönül bahçesinde sümbül açar, laleler açar, mor menekşeler açar, ırmaklar coşar, güller açar, nağmeli sesleriyle adeta öter bülbüller. Manevi hazzın doruğunda meltem rüzgarına kapılır gidersin. İşte gönül, işte gönül kapısı, işte gönül bahçesi, işte hissetmek işte kalbin pusulası.