KIRMIZI KORDELALI KOÇ

KIRMIZI KORDELALI KOÇ
KIRMIZI KORDELALI KOÇ
KIRMIZI KORDELALI KOÇ

KIRMIZI KORDELALI KOÇ

İlk okuldaydım. bayramdan bir ay önce beslemek kurbanda kesilmek için keçiler koyunlar getirilirdi benim büyüdüğüm mahalleliye fırına, bakkala hiç olmadı okula giderken görüp birkaç gün sonra onların kesileceklerini düşünüp üzülürdüm.
Ben bahçeli bir evde büyüdüm çocukluğumda üzülerek seyrettiğim koçları, babamda her sene olduğu gibi birgün koç almış gelmişti, hadi besleyelim büyütelim kurbanda keseriz diyordu anneme, kahr olmuştum itiraz etmiştim, kesmeyelim lütfen diye yalvarmıştım babama.
Bir gün bir baktım Annem kına yoğurmuş bayramda ellerimizi kına sürelim dedi, ben hiç sevmezdim fakat anneciğimi kırmamak için elimin içine minnacık kına koyardık sonrada kocun tüylerine bularlardı kınayı sizlerde hatırlarsınız eskiden kocu süslemek vardı. Tabiki tüm bunları beni razı etmek için yaparlardı ya baktık kesmiyelim baba günah derdim ben öyle dedikçe babam hergün yeni fikirmi üretirdi ne diyebilirdimki, herkesin bahcesinde kınalı koçlar boyunlarında kordelalı nazar boncukları takılırdı. Babam beni ikna etmek peşindeydi yine birgün kesmiyelim dediğimde bana hz ibrahimin oğlu ismaili adak ettiğini oğlu ismail babasına taat ettiğ için allah cc bıcagı boynuna sürdüğünde kesmiyen bıcağı bırak ya ibrahim diyerek semadan bir melek elinde koçla gelmiş ve hz ismail kurtulduğunu anlatmıştı. Hep beraber kıssayı okuyalımmı?
“İbrahim dedi ki: “Şüphesiz ben Rabbime gideceğim. O beni dosdoğru yola iletecektir.
– “Rabbim! Bana salihlerden (bir oğul) ihsân et!”
– Biz de ona yumuşak huylu bir erkek çocuk müjdeledik.
– Çocuk, babasıyla beraber yürüyüp koşabilecek çağa erişince, İbrahim ona; “Yavrucuğum! Ben rüyamda seni boğazlıyor olduğunu görüyorum. Bir düşün, ne dersin?” dedi. Çocuk: “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın.” dedi.
– Her ikisi de Allah’ın emrine boyun eğip İbrahim çocuğu alnı üzerine yatırınca
– Biz ona: “Ey İbrahim” diye seslendik.
– “Gerçekten sen rüyanı doğruladın. Şüphesiz, biz iyi iş yapanları böyle mükâfatlandırırız.”
– Şüphesiz bu, apaçık bir imtihandı.
– Biz ona, (oğlunun yerine) büyük bir kurbanı fidye olarak verdik.”(Saffat, 37/99-107).

Allah'a teslimiyetin en güzel örneklerinden biridir Hz. İsmail'in kurban edilişi. Bu teslimiyet karşısında Allah onlara katından Cebrail (as) ile bir kurban gönderdi. O günden kıyamete kadar, kurban ibadeti ile bu büyük itaat ve teslimiyet eylemi yad edilecek.

BIÇAĞIN KESMEDİĞİ KURBAN
Hz. İsmail (a.s) Cürhümîler arasında geçen uzun yıllar sonrasında koşma, oynama çağına gelmişti. Babası Hz. İbrahim (a.s) Filistin’den gelmiş, kavuşmanın heyecanıyla birbirlerine sarılmışlar ve hasret gidermişlerdi. Bu yıllar Hz. İbrahim’in (a.s) zor yıllarıydı. Ciğerparesi, duasının meyvesi İsmail’inden ve iman âbidesi, tevekkül incisi Hacer’inden uzaklardaydı. Ama bütün bunlar ilâhî bir imtihandan başka bir şey değildi. Dünya kulluk dünyası, hayat tamamen imtihandı. Kendileri en güzel örnek olan Hz. İbrahim ve beraberindekilerin yaşayarak bizlere gösterdikleri Allah’a kulluktu. Allah’ın dostları en ağır sınavlardan geçiyordu. Babası, İsmail’e yaklaştı ve şöyle dedi: “Ey yavrucuğum, seni rüyamda boğazladığımı görüyorum. Buna ne dersin?” Hz. İbrahim (a.s)’e teslimiyet abidesi halim bir oğul verilmişti. Babasına: “Ey babacığım, ne emrolunuyorsan yap! Sen, beni inşallah sabredenlerden bulacaksın” dedi.[8] Peygamberlerin rüyaları diğer insanların rüyalarına benzemez. Çünkü onların rüyaları apaçık gerçeklerin ifadesi olan bir tür vahiydir. Konuyla ilgili Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurur: “Peygamberlerin gözleri uyur, fakat kalpleri uyumaz.”
Hz. İbrahim, Hz. İsmail’i (a.s) alıp Mina’da kurban edeceği yere götürdü. Ve çocuğunun ellerini ayaklarını bağlayıp şakağı üzere yatırdı. Hz. İbrahim’in ve Hz. İsmail’in bu samimi teslimiyetleri ve itaatleri Rabbimiz tarafından kabul gördü. Ve onlara şöyle seslenildi: “Ey İbrahim! Gerçekten rüyanı doğrulayıp onayladın. Biz iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz. Bu gerçekten çok açık bir imtihandır.” Her ikisi de Allah’ın bu teslimiyet imtihanını kazanmış oldular. Buna karşılık Allah onlara katından Cebrail ile bir kurban gönderdi… “Biz oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik. Geriden gelecekler arasında ona iyi bir nam bıraktık. İbrahim’e selam, dedik. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Çünkü o bizim mü’min kullarımızdandır.”
Sevgili Peygamberimiz (sas), atası Hz. İsmail aleyhisselâmın ve babası Hz. Abdullah’ın Allah yolunda kurban olmaya âmâde oluşlarını: “Ben iki kurbanlığın oğluyum” buyurmak sûretiyle yâdetmiştir. Böylece O (sas), hem soyundan geldiği bu mübarek insanlar üzerinden gerçek bir kul duruşunu hatırlatmış; hem de Kendisinin de gerektiğinde ataları gibi Allah yolunda bütün varlığını feda etmekten çekinmeyeceğini ihsâs ettirmiştir.
Hz. İbrahim (a.s) ile Hz. İsmail’in (a.s) namı bize kadar gelmiştir ve kıyamete kadar da devam edecektir.

HZ . İsmail (as)’in Allah yolunda kurban edilmeyi, Hz. İbrahim (a.s)’in de canından çok sevdiği oğlunu kurban etmeyi tereddütsüz kabullenişi, onların Allah’a olan eşsiz itaatlerini göstermesi yanında; Hz. İsmail (a.s)’in hem Allah’ın emrine hem de babasına teslimiyetini de gösteren çok güzel bir örnektir. O günden kıyamete kadar kurban ibadeti ile bu büyük itaat ve teslimiyet eylemi dâima beraber yâd edilecektir.
Rabbim taatlerimizi makbul eylesin .Kurban, teslimiyeti ve teslimiyetin kazandırdığı güzellikleri hatırlatıyor. İlahî takdirlere ya sabır ya da şükürle karşılık vermek, yani teslimiyet sahibi olmak, mümin bir insanın en özel vasfıdır.

Peygamber Efendimiz (SAS.) bir hadis-i şeriflerinde, şöyle buyurmaktadır;

“Hayret edilir müminin haline. Üzücü bir olayla karşılaşsa sabreder kazanır, sevindirici bir olayla karşılaşsa şükreder yine kazanır. Yani mümin bu özel vasfı sayesinde her olayı hakkında hayra çevirebilir. Böylece tevekkül ve teslimiyeti ona hep kazandırır, hiç kaybettirmez.” ( Müslim, Zühd, 64)
Allah cc Kurban takatimizi kabul etsin inşallah 

KABENİN KOMŞUSU