KAPILARIN ARDINDAKİ BAVULLAR

KAPILARIN ARDINDAKİ  BAVULLAR

Kapıların Ardındaki Bavullar

Hiç bitmeyen gurbetin gidiş ve gelişlerinde  tahta bavulların yerini alan deri kumaş  tekerlekli çek çekli çantalar vardır şimdilerde. Eskiden bavulların içine umutlar doldurulurdu, yanında bıkaç parca kıyafet bir kaç  yiyecek fındık fıstık, birde en üstünde bir küçük çerçeve en değerlinin resmi olurdu. Herkesin özlemine göre yar olurdu yaren olurdu bu resim. Birde anne ve baba resimleri  olanı vardır. 

Şimdi o boş kalan çercevede kayboluyorum. Hiç bitmeyecek gurbetimde  herdaim  çantam hazırdır. Vatanının, sevdiklerinin sevdasıyla dopdolu geçer ömrün. Ne burda nede orda  iki taraftada mesken edinemezsin. Burdan orayı ordan buraları seyrederken hep özlemle yaşayıp gidersin işte.     Sevdiklerin bir ayrı güzel gelir gözüne, bebekler emeklemiştir, dişlerinin çıktığını göremeden. Yemek yemeye bile başlamışlardır. Öbür tarafta gün güne ağaran saçların, simalarında  çoğalan kırışıkların,  kaz ayakları denilen şimdilerde. Daha bir kaç ay olmuştu ayrılalı hangi arada oldu tum bunlar  dersin kendi kendine. 

Küçüklerin büyümesi hoşuna gider gitmesinede, birde hasta olduklarını duyduğunda kahr olursun. Kapının ardındaki çantan  hiç kalkmaz oradan. Tekrardan hemen şimdi yola koyulacakmışın gibi geldiğin günün sabahı hazırlıklara başlarsın. Dünya sevgisiyle birleşen ahiret hazırlığıda aynen böyledir, heybemi nelerle doldurdum diye sorarım kendi kendime, hasenatlarım, güzel amellerim hayratlarım, tebessümün bile sadaka olduğunu söyleyen efendimize elf elf selatu selam olsun. İşte böyle bir şeydir hayat, gurbette bavulun ne  dolabın  ustune koyulur nede kilere. Gurbetçinin bavulu  kapıların ardında kalmaya mahkumdur. Muhabbetle kalınız. 

KABENİN KOMŞUSU