حُسْنُ خَاتِمَه / HÜSN-Ü HATİME GÜZEL SON
Neticeyi iyi bir halde bitirme.
İman ile âhirete gitmek.
Kelime-i şehadet getirerek ruhunu teslim etmek.
Güzel son.
Güzel son (îmânlı ölüm).
Günlerden perşembe
Bir öğle vakti
Beden ve ruh oruçta
Alın secdeye eğilmeden tekerlekli arabısında oturarak namazını eda etmenin lezzetini imamlık yaparak rahmanın huzuruna varıyorduki;
93 senedir taşıdığı bedenini kuş gibi hafif olan ruhunu kendisinden mütmain olmanın verdiği hevesle rabbinin huzuruna varmak için tekbir getirerek o damarları gözüken parmaklarının ucundan akan nehirlerin kutsallığıyla mübarek ellerini Allahu ekber diyerek bağlamıştı. Çocukluğundan beri hiç bırakmadığı namazını.
Herdaim (bir ömür boyu) kıldırdığı namazların sonu olduğunu biliyormuydu acaba?
Hüssetmişmiydi acaba;
Belki ölüm meleği geldiğinde narin yaşlı bedenini rahatsız etmekten hicap etmişti. Belkide müsade istemişti merhum hocamız namazımı kılana kadar müsade edermisin ya azrail ( as ) okadarda nazı geçmiştir sanırım.
Çocukluğunda başladığı namazını bu yaşına kadar kazaya bile bırakmamıştı.
Sakin ve usulca okuduğu kıraatının azalan sesi lambadaki gazın bittikçe sönmeye yüz tuttuğu gibi.
Belkide görmüştü bile artık secdede gözlerini yumup kıldığı namazında cennetü firdevsi düşünürken.
Tahiyatta getirdiği selatu selamı muhammediyeyi barik ala muhhammedin ve ali muhammed kema barekta ala ibrahime inneke hamidun mecid diye şükrünü yapıp gücünü kaybeden bedeninden kafasını kaldırıp üçüncü rekatında sessiz sırrında okuduğu fatihayla.
Bismillahirrahmânirrahîm Elhamdulillahirrabbilalemin Hamd, Âlemlerin Rabbi, Rahmân, Rahîm, hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) maliki Allah'a mahsustur. (Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.
Tebessümüyle dolan çehresi son nefesini salatı anında teslim eden Muhterem hocamız Muhammed Ömer Zübeyr
İslam alemine yararlı olmak için canla başla bir asır emek sarfeden dünyanın her köşesinde insanları ilime teşvik ve davet eden üstad, Kral abdulaziz Üniversitesinin ilk mezunlarından olan kıymetli eşim üstaz yazar Annes Başir Chaudhry’nin hocası olan merhumu rahmetle anıyorum.
Tüm dünya kendisini tanır herkes şahadet ederki hakiki mücahitti, muhteşem bir eğitmen mümtaz bir baba, kayın baba ve dedeydi. Bunlar haricen ehli beyti tarafından anlatılanlardan duyduklarımızdı.
Allah (cc) inşallah kendisinden razı olmuştuki Rabbiyle hasbihalleşir bir halde ruhunu teslim etmişti.
Huzura namazında kıyamda giden bir kul olmak ne hoştur yarab. Bu son vedayı duymak bile ben acize bir kula bu kadar hoş geliyor ise secdede ruhunu teslim etmek nede hoştur kim bilir..?
“Hüsn-ü hâtime” hüsn-ü hâtimenin, Türkçesi güzel son demektir. Bununla kastedilen de şudur: Mü’minin Kelime-i Tevhid ile “La İlahe İllallah, Muhammed’ün Resûlullah” ya da “Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve Resûlühü” söyleyerek salih ameller yapıyorken nefeslerini bitirip ahirete irtihal etmesi demektir. Bu, her mü’minin en temel arzularından biridir. Mü’min olmak bunu gerektirir. Çünkü mü’min yaşamak, ancak bu fani hayatı mü’min olarak bitirmekle güzelleşmiş olur. Bu nedenle Allah’ın büyük dostları hep hüsn-ü hatime -güzel bir son- duası yaparak yaşamışlardır. Bunu dert edinmişlerdir. Sonum güzel olsun diye güzel yaşamışlardır. Namaz kılarken öleyim diye çok namaz kılmışlardır. Kur’an okurken öleyim diye çok Kur’an okumuşlardır. Çünkü insan güzel işlerle yoğun yaşarsa güzel ölür. Sorunlu işlerle yaşayan sorunlu ölür. Hani derler ya “Su testisi su yolunda kırılırmış.” Herkes nerede kırılacağını merak etmeli.
İyi bir son salih ameldeyken ve Kelime-i Tevhid ile ölmek için arzulu olmak ve gayret etmek zorundayız sanırım.
Velhamdülillahi Rabb’il âlemîn.
KABENİN KOMŞUSU
Yorumlar (0)